14 Temmuz 2014 Pazartesi

1 Yaş Sonrası Beslenmeye Dikkate Devam!


Çocuklarda bir yaş sonrası beslenme olayı tabi ki daha kolay. Yasaklı gıdalar azalıyor, sizin anne olarak deneme cesaretiniz artıyor. Bebeğin de dişler arttığı için çiğnemek de daha kolay bir hal alıyor.
Ama bir yandan da beslenmeye farklı bir boyuttan bakmak gerekiyor artık. Çünkü karşınızdaki minik birey(!)in damak tadı gün geçtikçe gelişiyor, sizin yediklerinize ilgisi artıyor, bununla birlikte etrafında gördüğü abur cuburlara ilgisi de artıyor şüphesiz.

Bu noktada kendi deneyimlediğim birkaç noktayı, öneriyi sizlerle paylaşmak isterim.

1. Sebze çorbaları, püreleri hala hayatımızda  : Bebeklere katı, taneli gıdaları biraz daha zahmetli yiyorlar. Zahmet arttıkça yedikleri miktarda azalıyor. Taneli gıda baştan itibaren çiğneme ve yutma gelişmesi için çok önemli ancak yaptığımız sebze pürelerinin içeriği de çok zengin. Bu sebeple siz hala elinizden geldiğince günün bir öğününde sebze püresini atlamayın.

2.  Bebeğinizin damak tadıyla sizinkisi bir olmak zorunda değil: Birçok anneden ‘’Kendim tadını sevmediğim şeyi çocuğuma yedirmiyorum’’ diye duyuyorum. Zararı olan hazır bir gıdaysa bunu tabi ki anlarım. Ama ‘’Ben et yemiyorum o yüzden yedirmiyorum’’, ‘’Ben kendim balıktan nefret ederim kokusunu bile sevmiyorum o yüzden o da sevmez.’’. Bizim çocuklarımız adına (yine üzerine basarak söylüyorum ‘’zararlı olmadıkça’’ ) böyle kararlar vermemizin doğru olmadığına inanıyorum.
Çocuk denemeyi kendi yapmalı. Kendi karar vermeli.

3. İstemediği yiyeceklerle ilgili verilen mücadeleler: Bir annenin çocuğunu yere yatırmak suretiyle ağzına yoğurt tıktığına tanık oldum ben. Abartısı falan yok. O kadar şaşkın bakmışım ki ‘’Bir kaşık yoğurt bile yediremiyorum’’ dedi. ‘’Diğer yemeklerle de böyle mi arası?’’ dedim. ‘’Yok maşallah diğerlerini iştahlı yiyor.’’ dedi. Hani çocuk hiçbir şey yemese biraz biraz anlamayı deneyebilirim. Hani en azından ‘’Yemeyen çocuk nasıl bilmiyorum demek böyle oluyor insan.’’ diye düşünebilirim. Ama bir çocuk zaten yiyorsa bir gıdayı bu kadar takıntı haline getirmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Çocuğu çığlık çığlığa zorlamak bu durumu iyice kötüleştirecektir.

4.Yemiyor bari fast-food yesin aç kalmasın: Minnak çocukların fast food yemesini benim bünyem kaldırmıyor. Artık yasaklılar ortadan kalktı demek mcdonaldsa koşabileceğiniz anlamına gelmiyor. 2 yaşında bile değil mama sandalyesinde mcdonaldsda, önünde bir büyük boy patates bir çocuk gördüğümde tüylerim diken diken oluyor. Kontrol sizde olduğu sürece fast fooddan uzak durmak en iyisi, hele bu fastfood olayının sağlıklısını evde yapabiliyorken. ..

 
Günlük Örnek Menü:

Sabah kahvaltısı: Tek tek yeniliyorsa bizim yaptığımız gibi standart kahvaltı. Püre yiyorsa (Efe’ye bazen püre veriyorum.) farklı karışımlar deneyebilirsiniz. Efenin en sevdiği karışım: Yumurta sarısı, avokado, pekmez, tam buğday ekmeği karışımı. İsteğinize göre su veya ıhlamurla ıslatabilirsiniz.

Öğle Yemeği: Sebze Püresi + yoğurt. (Efe’nin favori sebze püresi ıspanak, patates, havuç, arpacık soğanı, makarna lütfen tahıl karışımı, kemik suyu tablet (kendim yapıyorum))

Akşam Üstü: Meyve + devam sütü

Akşam: Izgara + yoğurt veya Izgara + Makarna olabilir. Efe’ye haftada 2 gün balık, 1 gün tavuk, 2 gün kırmızı et ızgara yapıyorum. Et yapıyorsam yanına tam buğdaylı sebze makarnası, balık yapıyorsam yanında kuru soğan salatalık domates, tavuk yapıyorsam yoğurt yediriyorum. Bunun dışında bazen her hafta bazen iki haftada bir sakatat (kuzu ciğeri veya dalak) ta haşlanmış veya ızgara şeklinde veriyorum.

Somon tarifi: Somon balığını az zeytinyağı, bir diş sarımsak ve dereotunu karıştırarak sosluyoruz. Fırına veriyoruz. Yarım saat sonra miissss gibi bir balığımız oluyor. 1 tane somonu pişirip Efe’yle ortak yiyoruz J
 

Yatarken: Süt (ben hala devam sütü kullanıyorum)

 Kısa kısa notlar:

1-      Yaz dönemi çocukları yoğun yemeklerle yormamak gerek. Paylaştığım menü genel bir örnek. Bu aylarda havalar böyleyken daha yumuşak yiyecekleri tercih ediyorum. Kiraz, soğuk sütlaç, ızgara balık, salatalık, domates, karpuz bu aralar favorilerimiz. Sütünü bile normale göre daha soğuk veriyorum

2-      Bol su!!! Çocuklara mütemadiyen su teklif etmek gerek. ‘’Oğlum su içer misin?’’ dediğimde çoğunlukla pıt diye poponun üzerine oturup suyu kafaya dikiyor.

3-      Tavuk seçimi çok önemli! Tavuk vermiş olmak için verecek, organik tavuk almayacaksak o zaman hiçbir anlamı yok.

4-      Etinizi balığınızı alırken mutlaka ‘’bebek için’’ diye söyleyin.

 
Afiyet Olsun J

 

Uyumak Veya Uyumamak, İşte Bütün Mesele Bu!


Bu aralar bloguma yazmadığımla ilgili çok fazla sitem mailı alıyorum. Bu sitem mailları için öncelikle teşekkür ederim yokluğunun hissedilmesi ve bunun bana yansıması gerçekten çok gurur verici. Hayatımda ufak çaplı bir değişiklik yaşıyorum (hayır hamile değilim J) gecikmelerin sebebi ondan sebep. Artık bu konuyla ilgili daha dikkatli ve özenli olacağım sözüm söz.


Efe’nin son dönemlerde iyiye doğru giden uyku düzeninden ve bu düzeni nasıl oluşturduğumuzdan bahsedeceğim bugün sizlere. Umarım uykusuz annelere bir miktar da olsa yardımcı olurum.

Öncelikle size şunu söylemek isterim ben uyku eğitimini tasvip eden bir anne olmadım hiçbir zaman. Zaman zaman girişimlerim oldu ama Efe’nin vere bileceği tepkiyi anladığım anda geri adım atmayı tercih ettim. Yani benim bugün geldiğim yöntem bir yerden alıp uyguladığım istikrarlı bir uyku eğitimi değildir. Benim için işe yarayan, uyarlanmış bir yöntem sadece. O yüzden ahkam kestiğim veya profesyonel yardım verdiğim düşünülmesinJ

Efe’nin uyku düzeni hiçbir zaman iyi olmadı. Hatta itiraf edeyim uykusuyla ilgili düzgün olan tek şey 20:00’de uyku haline geçmesi oldu. Bunu da kendi isteğiyle değil yarım saat meme emerek yaptığı için bu uyku seansları benim için gerçekten de çekilmez bir haldeydi. 20:00’de memede yapılan uyku arkasından yarım saat sonra gelen bir ağlama krizi, on beş dakika morararak ağlayan bir çocuk…Memeden yatağa, yataktan hamağa, hamaktan ana kucağına, ana kucağından gerçekten kucağa, oradan tekrar memeye…. Döngü bir süre sonra korkunç bir hale gelmeye başladı. Buna bir de gece yarısı uyanıp 1-2 saat ayakta kalan bir çocuk eklenince karı-koca ‘’Biz ne yapacağız?’’ çaresizliklerimiz, sonrasında bir birimizi avutmalarımız…

Tam bu düzene söylenirken bir akşam Efe meme emmek istemedi.
Mama verdik, onu da istemedi.
Sadece bir gecede uyku desteklerimizin en önemli ikisi elimizden alınmış şekilde ortada kaldık.
Efe o akşam aramızda kendini oradan oraya atıp 02:00’de uyuyakaldı.
Ertesi gün yine meme, mama kabul etmedi.
Hamağa yatırdığımız anda kriz geçirdi. O akşamı da odada yarı oyunlar, yarı şarkılarla geçirip bu sefer 1 civarında bayıldı kendisi.
Ve sonraki gece yine aynı durumlar. Bu sefer 00:00 civarı uykuya geçiş...
Bir sonraki akşam 23:30… Birkaç akşam daha bu şekilde…

Sonraki akşam artık bir karar vermemiz gerektiğini anladım. Efe ‘’bir şekilde’’ kendi başına uyumaya başlamıştı ama onun bu çabası karşılığında biz panik iki tiptik. Sürekli taktik değiştirip Efe ne istiyorsa onu yapıyorduk (yataktan inmek istiyor oyuna başlıyoruz, su istiyor su veriyoruz, ayağa kalkmak istiyor ayağa kaldırıyoruz). Bir yandan da Efe tekrar meme ve mama istemeye başlamıştı. Bu da bir karar aşamasıydı. 5 gündür emzirmemiştim. Efe geç bir saatte olsa da kendi başına uyuyordu ve bu saat her gün daha iyi bir noktaya gidiyordu. Tabii bu 5 akşamdır gece kalkışlar yok denilebilecek kadar az bir seviyeye gelmişti.  Hem bizim hem de Efe’nin aklı karman çormandı. Bu sebeple Murat’la birlikte memeyi Efe’nin hayatına tekrar sokmama kararını verdik. 13 aylık meme maceramız da bu şekilde noktasını bulmuştu.

Geceyi kurguladık anne-baba. Efe’yi aramıza alıp çocuk şarkıları dinletecek ,yataktan inmesine  asla izin vermeyecektik. Uykusu geldiğini anladığımız noktada mamasını (devam sütü) içirip sonrasını gözlemleyecektik.

Efe’yi saat 21:00 gibi alıp odaya çıktık. Birlikte şarkıları dinledik. Efe bir süre sonra kendini bir babasına bir bana atmaya başladı. Artık uykusu geliyordu. Ve tabi yataktan inme çabaları da hemen başladı. Yataktan inmeye çalıştıkça tekrar aramıza yatırdık ‘’Pşşş pşşşşş’’ sesleriyle ve saçlarını severek devam ettik çabalamaya. Tabii Efe pes etmedi. O da ağlama krizleriyle karşılık verdi bize. Tam bu aşamada devam sütünü verdik. Sütünü bitirdikten sonra debelenmeler devam etti. Bir oturur pozisyona geçiyor, bir tekrar yatıyor. Hep babasıyla benim aramda. Pşşş pşş ve okşamalara devam ettik ve bu sefer beklediğimizden daha kısa bir sürede 22:30 gibi uykuya geçti.

Bu yöntemi her akşam nispeten daha da geliştirerek bugünlere geldik. En başlarda uyuduktan sonra uykusuna aramızda devam etmesine izin veriyorduk ancak sıcaklarla birlikte bu imkansız bir hale gelmeye başladı. Yeni programa göre saat 20:45 gibi yatağa çıkıyor, 10 dakika şarkı dinliyor (Efe aramızda olacak şekilde), Efe artık şarkı dinlemek istemediği uyku ibarelerini gösterdiğinde sütünü veriyor ve saçlarını okşayıp pşş pşşşlara başlıyoruz. Yaklaşık 21:30 gibi uykuya geçmiş oluyor. Uykusu derinleştikten sonra yatağına alıyoruz. Çoğunlukla 02:00 civarı hafif mızıldanıyor sütünü veriyoruz, tekrar kendisi uykuya geçiyor. Hafta arası kreşe gittiği için sabah 07:15 gibi biz uyandırıyoruz. Hafta sonu uyanma saati 08:00i buluyor.

Benim şu anda takip ettiğim bu yöntem bütün annelere uymayacaktır. Sonuçta uyku saatinde şarkılar var ki bir çok eğitim bunu desteklemiyor, onun yerine daha hafif masal gibi bir aktivite öneriyor uzmanlar. Efe masal seven bir çocuk değil henüz ben bu sebeple şarkılardan yana kullanıyorum hakkımı.
Gece kalktığında hala besleniyor. Bunu doktorumun da tavsiyesiyle kesmiyorum henüz. İçgüdülerim gece sütünü almazsa huzursuz olacağını söylüyor. Bir kere uyanıp 1 dakikada süt içmesinin de bana hiçbir zararı yok.
Sabaha karşı uyanıp yanımıza gelmek isterse veya akşam yatağına koyduğumuzda vızıldanırsa yanımızda yatmasına izin veriyorum. Açıkçası yanımızda uyumasının zorluklarından çok güzel hislerini yaşadım şu ana kadar.
13 ay boyunca memede uyuttum Efe’yi. Kimi akşam 1 saat aralıksız emzirdim. Kimi akşam 10 kez kalktı tekrar memeye dönmek için.Hamakta salladık, yetmedi çarşafta salladık. Ayakta sallama döneminiyse hafızamdan silmeye çalışıyorum hala J
3 saatlik uykularla geldim işime. Gece kalkıp 3 saat ayakta kaldığım oldu.

Ancak bunları yaşadığım için hiç pişman değilim!
Ben uyku eğitimini tercih etmedim, bizim için doğru olmayacağını düşündüm ve bir gün geldi ki oğlum benden daha cesaretli davranıp artık destekle uyumak istemediğinin sinyallerini verdi bize.
Sinyalleri anlamaya çalışın! Bu gerçekten çok önemli. Sinyali aldığınız anda da cesaret gösterip onunla iş birliği içinde çalışın. ‘’Benim oğlum 1 sene sallandı, memede uyudu hayatta kendisi uyuyamaz.’’ demeyin.

Ve lütfen akışına bırakın! Okuduğunuz hikayelerden kendiniz için bir şeyler çıkarın ; ancak ‘’Niye benim çocuğumda bu yöntem olmuyor?’’ diye hayıflanıp yaşadığınız güzel anları kaçırmayın.

Huzurlu ve sağlıklı uykular bebekler!

 
Paylaşananne